#83 THE DARK SIDE OF POWER IN THE OTTOMAN PALACE FROM THE LATE XVITH CENTURY: DARÜSSAÂDE AGHAS
XVI. YÜZYIL SONLARINDAN İTİBAREN OSMANLI SARAYINDA İKTİDARIN KARANLIK YÜZÜ: DÂRÜSSAÂDE AĞALARI
Özlem BAŞARIR, Assoc. Prof. Dr., İnönü University Department of History
The administrative structure of the Ottoman Empire was divided into three main sections: the Harem, Enderun, and Birun. Each of these institutions represented different aspects of the Ottoman governance system and played significant roles in palace life and state administration. At the center of the palace was the Harem, which was not only the private quarters of the sultan and his family but also a place where women and concubines resided. On the other hand, Enderun was an important institution for training civil and military administrators, serving as a key educational center for the Ottoman bureaucracy and military. Eunuchs played functional roles in managing these structures and eventually reached decisive positions in the palace hierarchy.
The use of eunuchs in the Ottoman palace dates back to the period of Sultan Mehmed I. Eunuchs were divided into two classes: the akağalar (white eunuchs) and the karaağalar (black eunuchs). The akağalar served at the gate of the Enderun section of the palace, known as Babüssaade, while the karaağalar were responsible for managing the Harem. Initially, the Babüssaade Agha (Gatekeeper Agha) was the chief of all eunuchs in both the Enderun and Harem. However, during the reign of Sultan Murad III, the establishment of the Darüssaade Agha (Chief Eunuch) position shifted the management authority of the Harem to the Darüssaade aghas. This change led to the rise of the black eunuchs’ dominance in the palace, and this role continued to be held by them until 1922.
The Darüssaade aghas were responsible not only for managing the Harem but also for the education of the princes and acting as proxies in the marriages of the royal women. For example, in 1582, the Kızlar Agha Mehmed Agha acted as the proxy for Ayşe Sultan, the daughter of Mihrimah Sultan, in her marriage to Nişancı Feridun Bey. The increasing importance of the Darüssaade Agha’s position during the reign of Sultan Murad III was not coincidental. Two key factors contributed to this: the increased time the sultans spent in the Harem and the growing political potential of the Harem under the influence of powerful women like Safiye and Nurbanu Sultans. Notably, changes in the succession customs in the late 16th century, such as the abandonment of the sancağa çıkma (provincial governorship) ritual, the introduction of the kafes (cage) system for prince education, and the significantly younger age of accession, negatively affected the sultans' competence. As a result, the influence and direction of the valide sultans (queen mothers) and the Darüssaade aghas increased, making the Harem a co-partner in governance until the late 17th century.
One of the most significant factors that contributed to the rise of the Darüssaade aghas over the Babüssaade aghas in terms of prestige and authority was the control of the Haremeyn-i Şerifeyn endowments. These endowments were overseen by the Haremeyn Evkaf Nezareti, established in 1586, and administered by the Darüssaade aghas. The administration and legal affairs of these endowments were carried out by the Darüssaade Agha and the inspectors and deputies he appointed. Additionally, their eventual control over the imperial endowments further consolidated their power. The purpose of the Haremeyn-i Şerifeyn endowments was to ensure the uninterrupted services of mosques in the holy cities of Mecca and Medina, facilitate the pilgrimage activities, and meet the needs of the residents of these cities. While these endowments were primarily located in Istanbul and Edirne, they were also concentrated in Central Anatolia, especially in the Hüdavendigar district. The imperial endowments were established by members of the royal family and high-ranking state officials.
The Darüssaade Aghas played a significant role in the Ottoman palace and administration, holding substantial authority and influence, particularly in the management of the Harem, the education of princes, and the administration of endowments. Their increasing influence during the reign of Sultan Murad III, along with the valide sultans, made them an effective power in Ottoman governance. Their control over the Haremeyn-i Şerifeyn endowments and involvement in the administration of the imperial endowments marked a turning point in their prestige and authority within the Ottoman Empire.
References
Alkan Günay, N., (2011). A Jurisdiction in the Ottoman Province: The Duty and Scope of Haremeyn-i Şerifeyn Teftiş Vekâleti. Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi OTAM , vol.26, no.26, 29-39.
Hathaway, J., (2014). Osmanlı Sarayının En Ünlü Harem Ağası Hacı Beşir Ağa. Kitap Yayınevi, İstanbul.
Turan, A. N. (1999). Mahremiyetin Muhafızları Darüssaade Ağaları. Osmanlı Araştırmaları, 19(19).
Osmanlı İmparatorluğu'nun idari yapısında saray teşkilatı, Harem, Enderun ve Birun olarak üç ana bölüme ayrılmıştır. Bu teşkilatların her biri, Osmanlı yönetim sisteminin farklı yönlerini temsil ederken, saray hayatında ve devlet yönetiminde önemli roller oynamışlardır. Sarayın merkezindeyer alan Harem, padişahın özel dairesi ve ailesinin yaşadığı yer olmasının yanı sıra, kadınların ve cariyelerin de bulunduğu bir mekandı. Diğer yandan Enderun, Osmanlı bürokrasisinin ve askeriyesinin eğitim merkezlerinden biri olarak, devletin ihtiyaç duyduğu insan gücünü yetiştiren önemli bir kurumdu. Bu yapıların yönetiminde hadım ağalar işlevsel roller üstlenmiş, zamanla saray hiyerarşisinde belirleyici pozisyonlara ulaşmışlardır.
Osmanlı sarayında hadım ağaların kullanımı, Çelebi Sultan Mehmed dönemine kadar uzanmaktadır. Hadımlar, akağalar (beyaz hadımlar) ve karaağalar (zenci hadımlar) olarak iki sınıfa ayrılırdı. Akağalar, sarayın Enderun bölümünde, Babüssaade denilen kapısında görev yaparken, karaağalar haremin idaresinden sorumluydu. Babüssaade Ağası (Kapı Ağası), başlangıçta tüm Enderun ve Harem’deki hadım ağaların amiri pozisyonundaydı. Ancak III. Murad döneminde Darüssaade Ağalığı (Kızlar Ağası) makamının kurulmasıyla, haremdeki yönetim yetkisi Darüssaade ağalarına geçti. Bu değişim, saray içinde kara ağaların üstünlüğünün başlamasına yol açtı ve 1922’ye kadar bu görev karaağalar tarafından sürdürüldü.
Darüssaade ağaları sadece haremin idaresinden değil, aynı zamanda şehzadelerin eğitimlerinden ve hanedan kızlarının nikahlanmasında vekillik yapmaktan da sorumluydu. Örneğin, Mihrimah Sultan’ın kızı Ayşe Sultan'ın 1582 yılındaki nikahta vekili Kızlar Ağası Mehmed Ağa idi. Darüssaade Ağalığının bir makam olarak öneminin artışının III. Murad zamanına denk gelişi tesadüf değildir. Bunun için iki parametrenin öne çıktığını görmekteyiz. Bunlardan ilki bahsigeçen dönem, Osmanlı padişahlarının haremde daha fazla vakit geçirdikleri ve haremin Safiye ve Nurbanu sultanlarla birlikte güçlünen siyasi potansiyeliydi. Özellikle XVI. Yüz yılın sonlarına doğru Osmanlı tahta çıkış teamüllerindeki değişim –sancağa çıkma ritüelinin terk edilmesi, şehzadelerin yetişmesinde kafes sisteminin başlangıcı, tahta çıkış yaşının epey küçülmesi gibi-, padişahların yetkinliklerini olumsuz etkilerken valide sultanlar ile darüssaade ağalarının gittikçe artan nüfuz ve yönlendirmeleriyle harem, neredeyse XVII. yüzyılın sonlarına kadar yönetimin paydaşlarından biri haline geldi.
Darüssaade Ağalarını, Babüssaade ağalarının hem prestij hem de yetki olarak önüne geçmelerinin en önemli payını, Haremeyn-i şerifeyn vakıflarının denetiminin 1586’da kurulan Hareyen Evkafı Nezaretince yapılması ve nazırlığının Darüssaade ağalarına verilmesi oluşturmaktadır. Yani bunların nazırlığı ve hukuki işlerinin yürütülmesi Darüssaade Ağası ile onun atadığı Haremeyn müfettişi ve vekilleri vasıtasıyla yerine getirilirdi.. Ayrıca bir süre sonra selatin vakıflarının idaresini de elde etmeleri bu süreci pekiştirdi. Hareyen-işerifeyn vakıflarının kurulma gayeleri, Müslümanlar için kutsal addedilen Mekke ve Medine şehirlerindeki cami hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi, hac vazifesi için gelenlerin ibadetlerini sorunsuz yerine getirmeleri, şehrin sakinlerinin ihtiyaçlarının karşılanmasıydı. Bu vakıflar İstanbul ve Edirne şehirlerinde ağırlıklı olarak yer alırken ayrıca Hüdavendigar sancağı başta olmak üzere Orta Anadolu’da yoğunlaşmıştı. Selatin vakıfları ise hanedan mensupları ve yüksek mevki sahibi devlet görevlilerinin kurduğu vakıflardı.
Darüssaade Ağaları, Osmanlı sarayında ve yönetiminde önemli bir rol oynamış, özellikle harem yönetimi, şehzadelerin eğitimi ve vakıf idaresi gibi kritik alanlarda büyük bir yetki ve etki sahibi olmuşlardır. III. Murad dönemiyle birlikte artan nüfuzları, valide sultanlarla birlikte Osmanlı yönetiminde etkin bir güç haline gelmelerini sağlamıştır. Haremeyn-i Şerifeyn vakıflarının denetimini üstlenmeleri ve selatin vakıflarının idaresine katılmaları, Darüssaade Ağalarının Osmanlı İmparatorluğu'ndaki prestij ve yetkilerinin artmasında önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Kaynaklar
Alkan Günay, N., (2011). A Jurisdiction in the Ottoman Province: The Duty and Scope of Haremeyn-i Şerifeyn Teftiş Vekâleti. Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi OTAM , vol.26, no.26, 29-39.
Hathaway, J., (2014). Osmanlı Sarayının En Ünlü Harem Ağası Hacı Beşir Ağa. Kitap Yayınevi, İstanbul.
Turan, A. N. (1999). Mahremiyetin Muhafızları Darüssaade Ağaları. Osmanlı Araştırmaları, 19(19).Thanks for reading Tarihland-iniz! Subscribe for free to receive new posts and support my work.