#81 Architect of the Valide Sultanate in the Ottoman Empire: Hürrem Sultan
Osmanlı Devleti’nde Valide Sultanlığın mimarı Hürrem Sultan
Rabia AŞIK, Undergraduate Student, İnonu University Department of History
In the Ottoman Empire's palace, where intrigue, love, and power intertwined, a woman shone brightly: Hürrem Sultan. This powerful woman, who captivated the heart of Suleiman the Magnificent, left her mark on history not only with her beauty but also with her intelligence and political skills. Hürrem Sultan's story recounts the striking and fascinating journey of a slave girl becoming one of the most influential women in the Ottoman Empire.
When Hürrem Sultan was brought to the Ottoman palace, she had a future that no one could have imagined. Born Aleksandra Lisowska in Galicia, Poland, she was captured by Crimean Tatars and brought to the Ottoman palace. Western historians called her Roxelane, but she became known as Hürrem in the palace, meaning "joyful," a name reflecting both her personality and destiny.
At the age of 17, Hürrem was brought to the Ottoman palace and quickly caught the attention of Suleiman the Magnificent with her intelligence and charm. Her life, which began as a concubine, changed entirely when Suleiman chose her as his wife. Hürrem became the first concubine in Ottoman history to marry a sultan officially. This marriage upended palace traditions and solidified Hürrem's power within the palace. With the birth of Şehzade Mehmed, Hürrem gained her freedom and became the legitimate wife of the sultan, emerging as a powerful female figure in Ottoman history.
Hürrem Sultan was described as graceful and charming, with fair skin, long blonde hair, and expressive eyes. Historian Leslie P. Peirce described her as "young but not beautiful, graceful and sweet," noting that Suleiman directed all his affection towards her. However, her most impressive attributes were her sharp intelligence, strategic thinking, and political abilities. Her physical features combined with her personality had a significant impact. The letters she wrote to Suleiman demonstrate her intelligence and manipulative abilities.
After the death of Hafsa Sultan, Hürrem Sultan's influence in the palace increased, and she used her sway over Suleiman to play an active role in state affairs. The death of Şehzade Mustafa and her efforts to place her own sons on the throne exemplify her political intrigues. Hürrem was not just a strong figure beside Suleiman but also intervened in state affairs and played a significant role in Ottoman foreign policy.
Hürrem Sultan’s letters to Suleiman reveal the depth of their relationship and her political acumen. For instance, in one letter to Suleiman, she wrote, “My Sultan, my Emperor, I offer my prayers adorned with the flowers of your beautiful face, which resembles the garden of love, and my praises overflowing with the wine of joy that your eyes give. I dedicate these to you, my happiness star, along with those who sigh in the corner of longing at dawn and those who moan at night in the land of separation."
Hürrem Sultan also demonstrated her diplomatic skills in her letters to Polish King Sigismund II Augustus, showing her effectiveness not only in domestic politics but also in foreign affairs.
Hürrem Sultan commissioned many charitable works, including the Haseki Complex in Istanbul, consisting of a mosque, school, hospital, soup kitchen, and primary school. Other notable works include the Hürrem Sultan Bath in Sultanahmet Square and the Haseki Hürrem Sultan Madrasa in Mecca. Her charitable works were not confined to Istanbul but extended to cities such as Edirne, Mecca, Medina, and Jerusalem, leaving a lasting impact in the Islamic world.
Hürrem Sultan, with her intelligence, charm, and political skills, gained significant influence in the Ottoman palace and became one of the most impactful women in Ottoman history. Her charitable works and political activities hold an important place in the history of the Ottoman Empire. Hürrem Sultan’s life reflects a period where power and ambition intertwined. She left deep marks on the political, social, and cultural life of the Ottoman Empire, standing out as a powerful female figure in history. Her story is not only a tale of love but also one of power and strategy. Hürrem Sultan’s significance in Ottoman history continues to be recognized and appreciated today.
Osmanlı İmparatorluğu'nun sarayında, entrikaların, aşkın ve gücün iç içe geçtiği bir dönemde, bir kadın parladı: Hürrem Sultan. Kanuni Sultan Süleyman'ın kalbini fetheden bu güçlü kadın, yalnızca güzelliğiyle değil, zekası ve siyasi yetenekleriyle de tarih sahnesinde iz bırakmıştır. Hürrem Sultan'ın hikayesi, bir köle kızın Osmanlı İmparatorluğu'nun en etkili kadınlarından biri olma yolundaki çarpıcı ve büyüleyici yolculuğunu anlatır.
Hürrem Sultan, Osmanlı sarayına getirildiğinde kimsenin hayal bile edemeyeceği bir geleceğe sahipti. Asıl adı Aleksandra Lisowska olan bu genç kız, Polonya topraklarında Galicya'da doğmuş ve Kırım Tatarları tarafından esir alınarak Osmanlı sarayına getirilmişti. Batılı tarihçiler ona Roxelane adını vermiştir, ancak Osmanlı sarayında Hürrem adıyla tanınmıştır. Hürrem, “neşeli” anlamına gelir ve bu isim onun hem kişiliğini hem de kaderini yansıtır.
Henüz 17 yaşında Osmanlı sarayına getirilen Hürrem, kısa sürede zekası ve cazibesiyle Kanuni Sultan Süleyman'ın dikkatini çekmeyi başardı. Sarayda bir cariye olarak başlayan hayatı, Kanuni’nin onu eş olarak seçmesiyle tamamen değişti. Hürrem, Osmanlı tarihinde bir padişah ile resmi olarak evlenen ilk cariye oldu. Bu evlilik, sarayın geleneklerini alt üst ederek Hürrem’in saraydaki gücünü pekiştirdi. Kanuni’den Şehzade Mehmed’in doğumuyla özgürlüğüne kavuşan Hürrem, artık sadece bir cariye değil, padişahın meşru eşi ve Osmanlı tarihinin güçlü kadın figürlerinden biriydi.
Hürrem Sultan, zarif ve cazibeli bir kadın olarak tanımlanır. Beyaz tenli, uzun ve lepiska saçlı, manalı bakışlara sahip olduğu belirtilir. Tarihçi Leslie P. Peirce, Hürrem’i "genç ama güzel değil, zarif ve şirin" olarak tanımlar ve Kanuni'nin tüm sevgisini ona yönlendirdiğini belirtir. Ancak Hürrem’in en etkileyici yanı güzelliğinden çok, keskin zekası, stratejik düşünme yeteneği ve politik kabiliyetleriydi. Onun fiziksel özellikleri, kişiliğiyle birleşerek büyük bir etki yaratmıştır. Kanuni’ye yazdığı mektuplar, onun ne kadar zeki ve manipülatif olabildiğini açıkça gösterir.
Hafsa Sultan'ın ölümünden sonra Hürrem Sultan'ın saraydaki etkisi artmış ve Kanuni üzerindeki nüfuzunu kullanarak devlet işlerinde aktif bir rol oynamıştır. Şehzade Mustafa’nın ölümü ve kendi oğullarının tahta geçmesi için gösterdiği çabalar, Hürrem Sultan'ın siyasi entrikalarına örnek olarak gösterilir. Hürrem Sultan, sadece Kanuni’nin yanında güçlü bir figür olmakla kalmamış, aynı zamanda devlet işlerine müdahil olup Osmanlı dış politikasında da etkin rol oynamıştır.
Hürrem Sultan’ın Kanuni Sultan Süleyman’a yazdığı mektuplar, aralarındaki ilişkinin derinliğini ve Hürrem’in siyasi zekasını gözler önüne serer. Örneğin, Hürrem’in Kanuni’ye yazdığı bir mektubunda, “Sultanım, Padişahım, muhabbet bahçesini andıran güzel yüzünüzün çiçekleriyle bezenmiş dualarımı ve gözünüzün coşku veren şarabıyla dolup taşan övgülerimi, seher vakti hasret köşesinde ah çekenler ve ayrılık diyarında geceleri inleyenlerle birlikte mutluluk yıldızım olan siz sultanımın huzuruna ithaf ederim" ifadeleri yer alır.
Hürrem Sultan ayrıca, Polonya Kralı II. Zigsmund August’a yazdığı mektuplarda, diplomatik ilişkilerdeki yetkinliğini gösterir. Bu mektuplar, onun sadece iç siyasette değil, aynı zamanda dış politikada da ne kadar etkin bir rol oynadığını göstermektedir.
Hürrem Sultan, İstanbul'da Haseki Külliyesi başta olmak üzere birçok hayır eseri yaptırmıştır. Haseki Külliyesi, cami, medrese, darüşşifa, imaret ve mektepten oluşan bir komplekstir. Ayrıca, Sultanahmet Meydanı'ndaki Hürrem Sultan Hamamı ve Mekke'deki Haseki Hürrem Sultan Medresesi gibi eserler de onun hayırseverliğini göstermektedir. Hürrem Sultan'ın hayır eserleri, sadece İstanbul ile sınırlı kalmamış, Edirne, Mekke, Medine ve Kudüs gibi şehirlerde de etkisini göstermiştir. Onun hayır işleri, İslam dünyasında derin izler bırakmıştır.
Hürrem Sultan, zekası, cazibesi ve siyasi yetenekleriyle Osmanlı sarayında büyük bir nüfuz kazanmış ve Osmanlı tarihinin en etkili kadınlarından biri olmuştur. Onun hayır eserleri ve siyasi etkinlikleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihinde önemli bir yer tutar. Hürrem Sultan’ın hayatı, güç ve ihtirasın bir araya geldiği bir dönemi yansıtır. Hürrem Sultan, Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi, sosyal ve kültürel yaşamında derin izler bırakmış, güçlü bir kadın figürü olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Onun hikayesi, sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda bir güç ve strateji hikayesidir.