Abdulsamet CEYHAN, Undergraduate Student, İnönü University Department of History
Introduction
States have inevitably developed through a hierarchy from the past to the present. Every country has a leader, king, ruler, guide, or approver of decisions, and where there isn't one, a leader has been formed from a union (like a council). These unions have sometimes reflected the power of the people. The existence of hierarchy is necessary for communities that need to be governed, as it brings order and provides a quick, understandable administration. We have certainly seen many examples of this from the past to the present. In our article, we will look at the Crimean Khanate’s (1441-1783) addition to the existing khanate system, namely the positions of Kalgay and Nureddin, which were designated heirs to succeed the khan upon his death.
Establishment of the Crimean Khanate
The Crimean Khanate emerged in the second half of the 16th century as a result of the fragmentation of the Golden Horde Khanate due to internal throne struggles. Its establishment is dated to 1441-1442 based on the first minted coins. The founder of the state was Hacı I Giray, who also minted the first coins. Although the Crimean Khanate was a continuation of the Golden Horde Khanate, it established its own aristocracy and continued in this manner. In addition to the positions of Kalgay and Nureddin, traces of the Ottoman Empire’s hostage policy are also seen. This policy, implemented by the Ottoman Empire, began during the reign of Yavuz Sultan Selim, with one of the candidates for the Crimean Khanate being taken hostage and kept in Bursa, Istanbul, and mostly Rhodes. However, the prince taken hostage was treated not only as a hostage but also as a member of the dynasty, supported with special privileges as in the example of Canıbek Giray Khan being given the Çirmen Sanjak as a fief.
Emergence of Kalgaylık and Nureddinlik
In the Crimean Khanate, from the khanate of Hacı Giray to that of Mengli Giray, there were no positions of Kalgaylık and Nureddinlik. Hacı Giray did not designate a successor among his children or brothers, leading to intense struggles for the throne among his children and relatives claiming to be the khan’s heirs after his death. These struggles were so intense that no one was seen as a suitable khan. The internal conflicts lasted for about ten years, with the main struggle occurring between Nur Devlet and Mengli Giray. Mengli Giray emerged victorious and became the khan.
Functions of Kalgaylık and Nureddinlik
Mengli Giray, the first Crimean Khan, appointed his eldest son Mehmed Giray as his successor with the title of Kalgay in 1475. The position of Kalgaylık emerged under special conditions in the Crimean Khanate and can be considered a result of old traditions. Mengli Giray may have created this position for his son to prevent his brothers from entering the throne struggle. Mehmed Giray played a significant role during his father’s final years and effectively managed the khanate. He deputized for his father during campaigns and received the title of Kalgay. After his father’s death, the Ottoman Empire also sent a decree to Mehmed Giray, recognizing him with the title of “Kalgay Sultan” and acknowledging his presence in the region. Upon becoming the Crimean Khan, Mehmed Giray declared his brother Bahadır Giray as Kalgay. Both the Ottoman administration and the tribal aristocracy carefully preserved this institution, with each khan appointing his elder brother or, if there was no brother, his son as Kalgay. This practice was later referred to as a law of Genghis Khan and was claimed to have a sacred status.
Significance of Kalgaylık and Nureddinlik
Mehmed II Giray wanted to appoint his beloved son Saadet Giray to the position of Kalgay, but due to the objections of his elder brother Alp Giray, he had to appoint him instead. Following in his father’s footsteps, he later created a second heir position for his son with the title of Nureddin. Traditionally, the Kalgay would succeed the khan upon his death, and the vacant Kalgay position would be filled by the Nureddin. This limited the interventions of the sultan or tribal aristocracy. However, twenty-four out of forty individuals transitioned from Kalgaylık, and five from Nureddinlik to the khanate. The tribal aristocracy in Crimea declared Kalgays as khans without consulting Istanbul, or the sultan disregarded the Kalgaylık law, leading to various struggles.
Kalgays were chosen by the khan and held the position of heir. Nureddins were in a lower position than Kalgays and lived in a place called Sultankadı. Both had their own viziers, treasurers, and judges, but the authority for sermons and minting coins belonged to the khan. Kalgays and Nureddins could act independently of the sultan in times of war. Russian tsars, Polish kings, and Circassian beys gave gifts such as money and furs to the Kalgay and his entourage. The Kalgay succeeded to the highest position in the state after the khan, similar to the sultan’s vizier in some cases. The Kalgay commanded campaigns that the khan did not attend. During the period of İslam Giray III, power struggles sometimes occurred between the Kalgay, the khan’s vizier, and the tribal aristocracy. The Shirin beys, who were the heads of the tribal aristocracy in Crimea, also held the positions of Kalgay and Nureddin.
Conclusion
The positions of Kalgaylık and Nureddinlik were established to prevent throne struggles and ensure state stability in the event of the khan's death or lack of a designated successor. These positions emerged with the khan appointing an heir and were used to prevent throne struggles. Kalgaylık and Nureddinlik played a significant role in the administration of the Crimean Khanate, providing a quick and understandable administration. These positions were also influenced by the Ottoman Empire and shaped in cooperation with the Ottoman administration. In conclusion, positions like Kalgaylık and Nureddinlik were crucial elements that defined the hierarchy in the administration of the Crimean Khanate and ensured the state's stability.
Bibliography
Derya Derin Paşaoğlu, “Altın Orda ve Kırım'daki Bozkır Aristokrasisinin Güçlü Temsilcileri: Emir Rektemür ve Şirin Mirzalar”, Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 33, Sayı 56, 2014, ss. 147-190.
Elif Uzunağaç, “Kırım Hanlığı’nın Siyasi Tarihi ve Devlet Teşkilatı (1441-1783)”, Krimskoe Istoricheskoe Obozrenie, Cilt 9, Sayı 1, 2022, ss. 40-57.
Halil İnalcık , “Kalgay”, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, Cilt 24, 2001, s. 259.
Muzaffer Ürekli, Kırım Hanlığı'nın Kuruluşu ve Osmanlı Egemenliği Altında Yükselişi (1441-1569), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1989.
Sonay Ünal, “Kuruluşundan Çarlık Rusya Tarafından İşgal Edilişine Kırım Hanlığı”, Karadeniz Araştırmaları, Cilt 20, Sayı 79, 2023, ss. 620-638.
Abdulsamet CEYHAN, Lisans Öğrencisi, İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü
Giriş
Devletler, geçmişten günümüze muhakkak bir hiyerarşi ile gelişim sağlamıştır. Her ülkenin bir lideri, kralı, yöneticisi, yön göstereni veya kararları onaylayıcısı vardır, olmayanlar için de birlikten bir lider oluşturulmuştur (meclis gibi) bu birlikler bazen de halkın gücünü yansıtan taraf olmuştur. Hiyerarşinin varlığı yönetilmeye ihtiyaç duyan topluluklar için gereklidir, düzen getirir ve hızlı, anlaşılır bir yönetim sağlar. Geçmişten günümüze pek çok örneğini mutlaka görmüşüzdür. Bizim yazımızda bakacağımız ise Kırım Hanlığı’nın (1441-1783) var olan hanlık sistemine bir ekleme olan hanın vefatından sonra yerine gelecek veliaht tayin edilen Kalgaylık ve Nureddinlik olacak.
Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu
Kırım Hanlığı, 16. yüzyılın ikinci yarısında Altın Orda Hanlığı’nın içerisine düştüğü taht kavgalarının sonucunda parçalanmasıyla ortaya çıkmıştır. Kuruluşu ise ilk basılan paralara dayandırılarak 1441-1442 olarak kabul edilmektedir. Devletin kurucusu ise I. Hacı Giray’dır ve ilk paraları da kendisi bastırmıştır. Kırım Hanlığı, her ne kadar Altın Orda Hanlığı’nın devamı olsa da kendi aristokrasisini kurmuş ve böyle devam ettirmiştir. Kalgaylık ve Nureddinlik makamlarının yanı sıra, Osmanlı Devleti’nde uygulanan rehin tutulma politikasının da izleri görülmektedir. Osmanlı Devleti'nin uyguladığı bu politika, Yavuz Sultan Selim döneminde başlamış ve Kırım Hanlığı'nın han adaylarından biri rehin alınarak Bursa, İstanbul ve çoğunlukla Rodos'ta tutulmuştur. Ancak bu süreçte rehin alınan şehzade sadece bir rehine olarak değil, aynı zamanda hanedan üyesi olarak muamele görmüş ve bu durumu Canıbek Giray Han'a Çirmen Sancağı'nın has olarak verilmesi örneğinde olduğu gibi özel imtiyazlarla desteklenmiştir.
Kalgaylık ve Nureddinliğin Ortaya Çıkışı
Kırım Hanlığı'nda, Hacı Giray'ın hanlığıyla başlayan süreçte, Mengli Giray’ın hanlığına kadar Kalgaylık ve Nureddinlik makamları görülmemektedir. Hacı Giray, çocukları veya kardeşleri arasında bir veliaht belirlemediği için hanın ölümünden sonra taht için çeşitli iddialarda bulunan çocukları ve kendilerini hanın mirasçısı olarak gören akrabalar arasında yoğun hanlık mücadeleleri yaşanmıştır. Bu mücadeleler o kadar şiddetliydi ki, hiç kimse uygun bir han olarak görülmüyordu. İç çatışmalar yaklaşık on yıl kadar devam etmiş ve asıl mücadele Nur Devlet ile Mengli Giray arasında gerçekleşmiştir. Mengli’nin zaferi sonucu kendisi han olmuştur.
Kalgaylık ve Nureddinlik'in İşlevleri
Mengli Giray, Kırım Hanlarından ilk olarak büyük oğlu Mehmed Giray'ı 1475'te Kalgay unvanıyla veliaht olarak belirlemiştir. Kalgaylık, Kırım Hanlığı'nda özel koşullar sonucu ortaya çıkmış bir uygulama olup, eski geleneklerin bir sonucu olarak kabul edilebilir. Mengli Giray, kardeşlerinin taht mücadelesine girmemesi için oğlu için böyle bir pozisyon oluşturmuş olabilir. Mehmed Giray, babasının son yıllarında hanlığı fiilen idare etmiş ve önemli bir rol oynamıştır.
Mehmet Giray, babasının seferlerinde ona vekalet etmiş ve Kalgaylık unvanını almıştır. Babasının ölümünden sonra Osmanlı Devleti de Mehmet Giray’a Kalgaylık beratı göndermiş ve “Kalgay Sultan” unvanı ile onun bölgedeki varlığını tanımıştır. Mehmet Giray, Kırım Hanı olması ile birlikte kardeşi Bahadır Giray’ı da kendisine Kalgay ilan etmiştir. Osmanlı yönetimi ve kabile aristokrasisi bu kurumu dikkatle korumuş ve her hanın hükümdar olmasıyla birlikte kendisinden büyük kardeşini veya kardeşi yoksa oğlunu Kalgay olarak atamıştır. Bu uygulama sonraları bir Cengiz Han kanunu olarak adlandırılmış ve kutsal bir statüye sahip olduğu iddia edilmiştir.
Kalgaylık ve Nureddinlik'in Önemi
II. Mehmed Giray, çok sevdiği oğlu Saadet Giray'ı Kalgaylık mevkisine getirmek istemiş, ancak ihtiyar kardeşi Alp Giray'ın itirazı üzerine onu Kalgay yapmak zorunda kalmıştır. Oğlu için daha sonra atasının izinden giderek Nureddin unvanıyla ikinci bir veliahtlık oluşturmuştur. Geleneksel olarak, hanın ölümüyle birlikte yerine Kalgay atanır ve boşalan Kalgaylık mevkiine de Nureddin atanırdı. Bu sayede padişah veya kabile aristokrasisinin müdahaleleri sınırlandırılmış olurdu. Ancak kırk kişiden yirmi dördü Kalgaylıktan, beşi Nureddinlikten hanlığa geçmiştir. Kırım'daki kabile aristokrasisinin İstanbul'a danışmadan Kalgayları han ilan etmesi veya padişahın Kalgaylık hukukunu hesaba katmaması çeşitli mücadelelere neden olmuştur.
Kalgaylar, han tarafından seçilir ve veliaht makamında bulunurdu. Nureddinler ise Kalgaylardan daha alt bir konumda olup Sultankadı adı verilen bir yerde yaşarlardı. Her ikisinin de veziri, defterdarı ve kadısı bulunurdu ancak hutbe ve sikke hanın yetkisindeydi. Kalgaylar ve Nureddinler savaş durumunda savaşa girmek için padişaha karşı bağımsız olarak hareket edebilirlerdi. Rus çarları, Leh kralları ve Çerkes beyleri Kalgaya ve maiyetine para ve kürk gibi hediyeler verirlerdi. Kalgay, hanın ardından devletin en yüksek mevkine geçerdi, yani hanlığa ve bazı durumlarda padişahın vezirine benzetilirdi. Kalgay, hanın gitmediği seferlere komutan olarak katılırdı. III. İslam Giray döneminde olduğu gibi bazen Kalgay ile hanın veziri ve kabile aristokrasisi arasında iktidar mücadeleleri yaşanabilirdi. Kırım'da kabile aristokrasisinin başı olan şirin beyleri de Kalgay ve Nureddin sahibiydi.
Sonuç
Kalgaylık ve Nureddinlik hanın ölümü veya hanın belirlediği bir halefi olmaması durumunda taht mücadelesinin önlenmesi ve devletin istikrarının sağlanması amacıyla oluşturulmuş makamlardır. Bu pozisyonlar, hanın seçtiği bir veliahtı belirlemesiyle ortaya çıkmış ve hanlık mücadelesinin önüne geçmek için kullanılmıştır. Kalgaylık ve Nureddinlik, Kırım Hanlığı'nın yönetiminde önemli bir rol oynamış, devletin hızlı ve anlaşılır bir yönetimini sağlamıştır. Bu pozisyonlar aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin etkisi altında da olmuş, Osmanlı yönetimiyle iş birliği içinde şekillenmiştir. Sonuç olarak, Kalgaylık ve Nureddinlik gibi pozisyonlar Kırım Hanlığı'nın yönetimindeki hiyerarşiyi belirleyen ve devletin istikrarını sağlayan önemli unsurlardır.
Kaynaklar
Derya Derin Paşaoğlu, “Altın Orda ve Kırım'daki Bozkır Aristokrasisinin Güçlü Temsilcileri: Emir Rektemür ve Şirin Mirzalar”, Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 33, Sayı 56, 2014, ss. 147-190.
Elif Uzunağaç, “Kırım Hanlığı’nın Siyasi Tarihi ve Devlet Teşkilatı (1441-1783)”, Krimskoe Istoricheskoe Obozrenie, Cilt 9, Sayı 1, 2022, ss. 40-57.
Halil İnalcık , “Kalgay”, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, Cilt 24, 2001, s. 259.
Muzaffer Ürekli, Kırım Hanlığı'nın Kuruluşu ve Osmanlı Egemenliği Altında Yükselişi (1441-1569), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1989.
Sonay Ünal, “Kuruluşundan Çarlık Rusya Tarafından İşgal Edilişine Kırım Hanlığı”, Karadeniz Araştırmaları, Cilt 20, Sayı 79, 2023, ss. 620-638.