#6 AN OVERVIEW OF THE OTTOMAN ADVENTURE OF TOLSTOY, THE FIRST PERMANENT RUSSIAN AMBASSADOR IN ISTANBUL, Ümit Oktay ASANA
İSTANBUL’DA İLK DAİMİ RUS ELÇİSİ TOLSTOY’UN OSMANLI SERÜVENİNE KISA BİR BAKIŞ
Ümit Oktay ASANA*
The first Ottoman-Russian relations began during the reign of II. Bayezid (1481-1512) in the Ottoman Empire and Tsar Ivan III (1462-1505) in Russia when Russia expressed its desire to trade in the Genoese colonies and Azov. Following Russia's capture of Kazan in 1552 and Astrakhan in 1556, due to the oppression of the Cossacks, the Ottoman Empire sent troops to Chechnya in 1677, leading to the signing of the first Ottoman-Russian treaty, the Treaty of Bahçesaray, in 1681. Subsequently, after the Treaty of Karlowitz, Russia agreed to abandon Azov to the Ottomans through the Treaty of Constantinople in 1700. In peace negotiations, Rami Mehmed Efendi, the Reisülküttab, and Mavrokordato Efendi, one of the chief interpreters of the Imperial Council, represented the Ottoman Empire, while Oukramzov represented Russia.
Interpreting 18th century Ottoman-Russian relations, Turkish historian İlber Ortaylı famously stated, "From the 18th century onwards, Russian history cannot be conceived without Turkey; likewise, Turkish history cannot be conceived without Russia." In 1701, the first Russian embassy in the Ottoman Empire's capital was established. The reports and letters written by the first permanent Russian ambassador, Graf Pyotr Andreyeviç Tolstoy (1645-1729), who shares the name with the famous Russian writer Lev Tolstoy (1828-1910), are crucial for evaluating the relations between these two countries. Before leaving Moscow, Tolstoy met with Tsar Peter the Great and received instructions regarding military, political, and social relations during his tenure in the Ottoman Empire. Tolstoy's first work, "The Situation of the Turkish People," was written a year after arriving in Istanbul. During his twelve-year stay in Istanbul, Tolstoy regularly provided detailed information about the country's situation and the Turkish people. Despite predominantly portraying the Turkish people negatively, Tolstoy also conveyed information about the functioning of the Ottoman Empire's state system and the officials in the palace.
Departing from Moscow on May 22, 1702, Tolstoy arrived in Kiev on June 26. He deliberately delayed his journey to allow officials in Istanbul to prepare for his arrival, but he was not received as expected. Despite arriving on the right bank of the Dniester River, which belonged to the Ottoman Empire, no officials welcomed him until he reached the Moldavian (Boğdan) border. He crossed the Danube River on August 10 and arrived in Edirne on August 29. The Ottoman chronicler Fındıklılı Mehmed Ağa/Silahdar Mehmed Ağa (d. 1726/27) described Tolstoy's entry into the city, stating, "Even though the Russian ambassador approached the city, he did not enter Edirne that day to perform the fabricated ceremonies..." Mehmed Ağa's use of the term "fabricated" is significant in reflecting the Ottoman view of Russia.
As a statesman, Mehmed Ağa's use of the term "fabricated" is significant in reflecting the Ottoman view of Russia. Tolstoy was received by the grand vizier on November 10, 1702, and by Sultan Mustafa II on November 21, 1702. After being received and presenting his credentials, Tolstoy officially began his duties.
The purpose of Russia sending Tolstoy as an ambassador was to gather information about the Ottoman Empire's situation, its people, administration, statesmen, military capabilities, relations with other states, and decisions regarding war. After Tolstoy, seven more envoys were sent to the Ottoman Empire during the reign of Sultan Ahmed III (1703-1730). Another task for Tolstoy was to maintain good relations between the Ottoman Empire and Russia. Indeed, Tolstoy was imprisoned in the Yedikule dungeons during the Prut War but was later released to resume his duties. After serving as an ambassador in the Ottoman Empire for twelve years from 1702 to 1714, Tolstoy returned to Russia in 1714. He passed away in Solovetsky in 1729.
References
Muhammed Bilal Çelik, İsmail Bülbül, “Peter Andreeviç Tolstoy’un İstanbul Elçiliği (1702-1714)”, Karadeniz Araştırmaları, Cilt 19, Sayı 19, ss.51-66.
Osman Köse, “1722-1776 Tarihli Ecnebi Defterine Göre Osmanlı-Rus Münasebetleri”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 9, 1994, ss. 152-166.
Renata Aktaş, “Türk-Rus İlişkileri Bağlamında Rusya’da Türkoloji’nin Tarihsel Gelişimi”, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, Cilt 10, Sayı 31, 2022, ss. 313-330.
Sinan Yüksel, Rusya’nın Karadeniz Devleti Olma Süreci ve Bu Süreçte Rus-Osmanlı İlişkileri, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2011.
* Undergraduate Students, Department of History, Faculty of Arts and Sciences, İnönü University, MALATYA
İSTANBUL’DA İLK DAİMİ RUS ELÇİSİ TOLSTOY’UN OSMANLI SERÜVENİNE KISA BİR BAKIŞ
Ümit Oktay ASANA*
İlk Osmanlı-Rus ilişkisi Osmanlı Devleti’nde II. Bayezid (1481-1512), Rusya’da Çar III. Ivan (1462-1505) tahtta iken Rusya’nın Ceneviz kolonileri ve Azak’ta ticaret yapma isteğiyle başladı. Rusların 1552 Kazan ve 1556 Astrahan’ı alması üzerine Kazaklara yaptıkları baskılardan dolayı 1677 yılında Osmanlı Devleti Çehrin’e asker gönderdi ve 1681 yılında ilk Osmanlı-Rus anlaşması olan Bahçesaray Anlaşması imzalandı. Daha sonra Rusya, Karlofça Anlaşması’ndan sonra Osmanlı ile yaptığı 1700 İstanbul Anlaşması’yla Ruslar Azak’ı terk edecekti. Barış görüşmelerinde Osmanlı devletini Reisülküttab Rami Mehmed Efendi ve Divân-ı Hümâyûn baştercümanlarından Mavrokordato Efendi, Rusya’yı da Oukramzov temsil etti.
XVIII. yüzyıl Osmanlı-Rus ilişkilerini yorumlayan Türk tarihçi İlber Ortaylı’nın deyişiyle “XVIII. yüzyıldan itibaren Rusya tarihi, Türkiyesiz; Türkiye tarihi, Rusyasız düşünülemez”. 1701 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinde ilk Rus elçiliği açılmıştır. Rusya’nın ilk daimi elçisi, ünlü Rus yazar Lev Tolstoy’un (1828-1910) adaşı, Graf Pyotr Andreyeviç Tolstoy’un (1645-1729) yazmış olduğu raporlar ve mektuplar, bu iki ülkenin ilişkilerini değerlendirmek açısından son derecede önemlidir. Moskova’dan ayrılmadan önce I. Petro ile görüşen Tolstoy, ondan Osmanlı Devleti’nde görev aldığı süreçte askerî, siyasî ve sosyal ilişkiler bağlamında yerine getirilmesi gereken bazı talimatlar almıştır. Böylelikle, Tolstoy’un “Türk Halkının Durumu” adlı ilk eseri, İstanbul’a geldikten bir yıl sonra yazılmıştır. İstanbul’da on iki yıl kalan Tolstoy, düzenli olarak ülkenin durumu ve Türk halkı hakkında geniş bilgi vermektedir. Türk halkını ağırlıklı olarak olumsuz bir şekilde tasvir eden elçi Tolstoy, “Türk halkı inatçıdır”, “Türk halkı savaşa meyillidir”, “Türk halkı nankördür” gibi tasvirlerde bulunmakla beraber Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet sisteminin nasıl çalıştığı ve saraydaki vazifeli insanlar hakkında da bilgi aktarmıştır.
22 Mayıs 1702’de Moskova’dan ayrılan Tolstoy, 26 Haziran’da Kiev’e ulaştı. Yolculuğunu gayet yavaş devam ettirmesinin amacı, İstanbul’daki yetkililerin gelişini duyup hazırlık yapmalarına imkân vermek içindi. Ancak umduğunu bulamadı. Dinyester Nehri’nin sağ yakasına ulaştığında, burası Osmanlı toprağı olmasına rağmen kendini karşılayan hiçbir yetkili olmadı. Osmanlı yetkilileri onu ancak Moldovya (Boğdan) sınırında karşıladılar. 10 Ağustos’ta Tuna Nehri’ni geçen elçi 29 Ağustos’ta Edirne’ye ulaştı. Osmanlı vakanüvislerinden Fındıklılı Mehmed Ağa/Silahdar Mehmed Ağa (öl. 1726/27), Tolstoy’un şehre girişini anlatırken şu sözleri sarf etmiştir: “Rusya elçisi şehre yaklaşmışsa da uydurma törenlerini yerine getirmek için o gün Edirne’ye girmemiş...”. Bir devlet adamı olarak Mehmed Ağa’nın uydurma kelimesini kullanması, Osmanlı’nın Rusya’ya bakışını göstermesi açısından önemlidir. Tolstoy, 10 Kasım 1702’de sadrazamın, 21 Kasım 1702’de II. Mustafa’nın huzuruna kabul edildi. Tolstoy huzura kabul edildikten ve itimat mektubu sunduktan sonra resmen göreve başladı.
Rusya’nın Tolstoy’u elçi olarak göndermesindeki amaç, Osmanlı Devleti’nin durumunu, halkını, yönetimini, devlet adamlarını, askeri gelişmişliğini, diğer devletlerle münasebetlerini, savaş ile ilgili verdikleri kararlar kime karşı nasıl tavır içinde oldukları ile ilgili bilgi alabilmekti. Tolstoy’dan sonra yedi elçi daha III. Ahmed (1703-1730) döneminde Osmanlı Devleti’ne gönderilmişti. Tolstoy’un bir diğer görevi de Osmanlı ile Rusya’nın arasını iyi tutabilmekti. Nitekim Tolstoy, Prut Savaşı zamanında Yedikule zindanlarına hapsedilmişti. Daha sonra serbest kalmış ve görevine devam etmişti. Tolstoy 1702-1714 yılları arasında İstanbul’da Rusya adına 12 yıl boyunca elçilik yaptıktan sonra 1714 yılında ülkesi Rusya’ya geri dönmüştür. 15 yıl sonra yani 1729 yılında Tolstoy, Solovetsky’de hayatını kaybetmiştir.
Kaynaklar
Muhammed Bilal Çelik, İsmail Bülbül, “Peter Andreeviç Tolstoy’un İstanbul Elçiliği (1702-1714)”, Karadeniz Araştırmaları, Cilt 19, Sayı 19, ss.51-66.
Osman Köse, “1722-1776 Tarihli Ecnebi Defterine Göre Osmanlı-Rus Münasebetleri”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 9, 1994, ss. 152-166.
Renata Aktaş, “Türk-Rus İlişkileri Bağlamında Rusya’da Türkoloji’nin Tarihsel Gelişimi”, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, Cilt 10, Sayı 31, 2022, ss. 313-330.
Sinan Yüksel, Rusya’nın Karadeniz Devleti Olma Süreci ve Bu Süreçte Rus-Osmanlı İlişkileri, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2011.
* Lisans Öğrencisi, İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, MALATYA