Sıla KARADAĞ, Undergraduate Student, İnönü University History Department
The Tulip Era refers to a period in the Ottoman Empire that began with the signing of the Treaty of Passarowitz with Austria in 1718 and ended with the Patrona Halil Rebellion in 1730. During this period, Sultan Ahmed III was the monarch, with Nevşehirli Damat Ibrahim Pasha serving as the Grand Vizier. The Tulip Era is considered a time in Ottoman architecture when significant changes were not made, however, the influences of the West began to be seen.
The architecture of this period was refreshed with inspirations from European Baroque and Rococo styles, bringing a new breath to traditional Ottoman architecture. The reports of Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, the ambassador sent to Paris during 1719-1720, contain detailed information about palaces and chateaus, shedding light on the architectural understanding of the era.
Among the particularly notable structures is the Sultan Ahmed III Fountain, located in front of the Imperial Gate and constructed in 1729. This fountain was built on the site of the Byzantine-era Peraytan Fountain, and its inscriptions indicate that it was constructed by Sultan Ahmed III upon the suggestion of Nevşehirli Damat Ibrahim Pasha. The fountain has a rectangular plan with a central fountain on each of its four sides. At each corner, there are circular-shaped fountains, and above these fountains, there are small, low domes. The fountain and its fountains are adorned with pointed arches and colored stones, showcasing the continuation of classic elements in Ottoman architecture.
Other important fountains built during the Tulip Era include:
1. Emetullah Gülnuş Valid Sultan Fountain: Constructed by Nevşehirli Damat Ibrahim Pasha on the order of Sultan Ahmed III in honor of his mother. This four-sided fountain features a fountain on each side and troughs at the corners.
2. Sultan Ahmed III Library Fountain: The rear is designed as a cascade, and the courtyard is adorned with floral motifs.
3. Damat Ibrahim Pasha Fountain: Part of a complex, this fountain is entirely made of stone.
4. Ahmediye Fountain: Built in 1722 by the Tersane Emini (Dockyard Comptroller) Ahmed Ağa, this fountain reflects the characteristics of the classical period.
5. Hacı Süleyman Efendi Fountain: It has a simple structure with pointed arch forms.
The fountains of the Tulip Era, typically constructed from cut stone, rubble stone, marble, and brick, and most supported by water reservoirs, are considered significant examples reflecting the architectural and cultural transition of the period.
Sıla KARADAĞ, Lisans Öğrencisi, İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü
Lale Devri, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1718 yılında Avusturya ile Pasarofça Antlaşması'nın imzalanmasıyla başlayan ve 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanı ile sona eren bir dönemi ifade eder. Bu dönemde padişah III. Ahmed, sadrazam olarak ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa görev yapmıştır. Lale Devri, Osmanlı mimarisinde köklü değişimlerin yaşanmadığı, ancak Batı etkilerinin görülmeye başlandığı bir dönem olarak değerlendirilir.
Mimaride Avrupa'nın barok ve rokoko tarzlarından esinlenmelerle, Osmanlı geleneksel mimarisine yeni bir soluk getirilmiştir. Bu dönemde, 1719-1720 yıllarında Paris'e gönderilen elçi Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi'nin raporları, saray ve şatolar hakkında detaylı bilgiler içermekte ve bu bilgiler dönemin mimari anlayışına ışık tutmaktadır.
Özellikle dikkat çeken yapılar arasında, Bab-ı Hümayun önünde yer alan ve 1729 yılında inşa edilen III. Ahmed Meydan Çeşmesi bulunmaktadır. Bu çeşme, Bizans dönemine ait Peraytan Çeşmesi'nin yerine yapılmıştır ve üzerindeki kitabeler, çeşmenin Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın önerisiyle III. Ahmed tarafından inşa edildiğini belirtmektedir. Meydan çeşmesi, dört cepheli ve her cephesinde merkezi bir çeşme bulunan dikdörtgen bir plana sahiptir. Her bir köşede, dairevi formda sebiller yer almakta ve bu sebillerin üst kısımlarında küçük, alçak kubbecikler bulunmaktadır. Çeşme ve sebiller, sivri kemerler ve renkli taşlarla süslenmiş, bu da Osmanlı mimarisinin klasik unsurlarının devam ettiğini göstermektedir.
Lale Devri'nde inşa edilen diğer önemli çeşmeler şunlardır:
1. Emetullah Gülnuş Vâlide Sultan Çeşmesi: III. Ahmed'in emriyle, annesi adına Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Dört cepheli bu çeşme, her cephesinde birer çeşme ve köşelerinde suluklar içermektedir.
2. III. Ahmed Han Kütüphane Çeşmesi: Arka tarafı selsebil olarak tasarlanmış, avlu kısmı çiçek motifleriyle süslenmiştir.
3. Damat İbrahim Paşa Çeşmesi: Külliye parçası olan bu çeşme, tamamen taştan yapılmıştır.
4. Ahmediye Çeşmesi: 1722 yılında Tersane Emini Ahmed Ağa tarafından inşa edilen bu çeşme, klasik dönem özelliklerini yansıtmaktadır.
5. Hacı Süleyman Efendi Çeşmesi: Sade bir yapıya sahip ve sivri kemer formundadır.
Lale Devri çeşmeleri, genellikle kesme taş, moloz taş, mermer ve tuğla kullanılarak inşa edilmiş ve büyük çoğunluğu su depoları ile desteklenmiştir. Bu yapılar, dönemin mimari ve kültürel geçiş sürecini yansıtan önemli örnekler olarak kabul edilir.
KAYNAKLAR
Atak, Erkan, “Osmanlı Mimarisinde Lâle Devri Üslûbu (Anadolu’daki Yansımalar)”, Turkish Studies Social Sciences, Cilt 13/10, 2018, ss. 57-86.
Eyice, Semavi, “Ahmed III Çeşmesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt 2, 1989, ss. 38-39.
Koçyiğit, Fazilet, “Lale Devri Çeşmelerinin Karakteristik Özellikleri”, Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sayı 16, 2014, ss. 292-326.