#20 DAMAT IBRAHIM PASHA: FROM GRAND VIZIER TO A TRAGIC END IN SULTANAHMET SQUARE
DAMAT İBRAHİM PAŞA: SADRAZAMLIKTAN SULTANAHMET MEYDANI'NA TRAJİK SON
Dilek KALENDER, Undergraduate Student, İnönü University History Deparment
Ibrahim Pasha (1662-1730) was a significant statesman in the Ottoman Empire during the early 18th century. Born in Nevşehir, Ibrahim Pasha moved to Istanbul where he first joined the Guild of Confectioners and then the Guild of Janissaries. After serving in various administrative and financial positions within the government, he became a close associate of Prince Ahmed. This period was filled with intrigues that led to his exile, orchestrated by his political rivals. His return from exile paved the way for his rise in his career and subsequently participation in major military campaigns alongside Grand Vizier Damat Ali Pasha.
Following the death of Damat Ali Pasha during the campaign in Austria, Ibrahim Pasha was promoted to Grand Vizier and was married to Fatma Sultan by Sultan Ahmed III. During this time, the Treaty of Passarowitz, which ended the war with Austria, resulted in unfavorable outcomes for the empire. Preferring to focus on domestic and fiscal matters, Ibrahim Pasha concentrated on infrastructure and economic reforms instead of reclaiming lost territories.
Among Ibrahim Pasha’s reforms were the restructuring of the tax system, cost-cutting measures, and various infrastructure projects. He commissioned the construction of mosques, madrasas, and other structures throughout Istanbul and Anatolia. He fostered close relations with the French ambassador, taking significant steps in the Westernization process, pioneered the establishment of the first Turkish printing press, and facilitated the translation of various literary works. The establishment of a fire brigade and other infrastructure initiatives were among the innovative steps of his era. Moreover, his period was marked by a flourishing of literature and the arts, with many poets and writers receiving his patronage and support.
The end of Ibrahim Pasha came as an inevitable tragedy amid the socio-political turmoil within the Ottoman Empire. In 1730, the uprising known as the Patrona Halil rebellion, which involved widespread participation from the populace, led to the downfall of Ibrahim Pasha and other high-ranking officials in the palace. The growing discontent among the people and general dissatisfaction with the administration were exacerbated by the political maneuvers of Ibrahim Pasha's adversaries. The rebellion was particularly triggered by economic hardships and social injustices in Istanbul.
Patrona Halil and other rebel leaders targeted not only Ibrahim Pasha but also other significant statesmen such as the Captain of the Navy Kaymak Mustafa Pasha and the Steward Mehmed Pasha. Under immense pressure, Ahmed III was forced to sacrifice his beloved son-in-law and others. On the morning of October 1, 1730, Ibrahim Pasha and the others were killed in the palace. As the rebellion was being suppressed, the bodies of Ibrahim Pasha and the other sons-in-law were handed over to the insurgents. This led to their bodies being paraded through the streets and subjected to various insults. Ibrahim Pasha’s mutilated body was abandoned near the Fountain of Ahmed III in Sultanahmet Square. This brutal treatment served as a testament to the immense hatred and anger he had engendered, leaving a dark stain on Ottoman history.
These events tragically marked the end of Ibrahim Pasha’s contributions to the sultanate and Istanbul. His efforts in infrastructure, and his support for the arts and literature, were unfortunately overshadowed by his political and social missteps. Ibrahim Pasha’s death signaled the end of a significant era in the Ottoman Empire that left deep scars.
Selected Bibliography on the Subject
Ariel Salzmann, “The Age of Tulips: Confluence and Conflict in Early Modern Consumer Culture (1550-1730)”, Consumption Studies and the History of the Ottoman Empire, ed. Donald Quataert, Albany: SUNY 2000, ss. 83-106.
Feridun M. Emecen, “Matruşka’nın Küçük Bir Parçası: Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Dönemi ve ‘Lale Devri’ Meselesi Üzerine Bir Değerlendirme, Osmanlı Araştırmaları, Cilt 52, 2018, ss. 79-98.
Karen Barkey, Farklılıklar İmparatorluğu: Karşılaştırmalı Tarih Perspektifinden Osmanlılar, Çev. Ebru Kılıç, Versus Kitap, İstanbul 2011.
M. Münir Aktepe, Patrona İsyanı (1730), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1958.
Selim Karahasanoğlu, “Osmanlı Tarihyazımında ‘Lale Devri’: Eleştirel bir Değerlendirme”, Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar, I/7 (2008), ss. 129-144.
Dilek KALENDER, Lisans Öğrencisi, İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü
İbrahim Paşa (1662-1730), 18. yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nda önemli bir devlet adamıydı. Nevşehir doğumlu olan İbrahim Paşa, İstanbul'a gelerek önce Helvacılar ardından Baltacılar Ocağı'na katıldı. Devlet içerisinde çeşitli idari ve mali pozisyonlarda görev aldıktan sonra, Şehzade Ahmed'in yakın çevresine girmiştir. Bu süreç, onun politik rakipleri tarafından sürgüne gönderilmesine neden olan entrikalarla doluydu. Sürgünden dönüşü, kariyerinde yükselmesine ve sonrasında Sadrazam Damat Ali Paşa ile birlikte önemli askeri seferlere katılmasına zemin hazırladı.
Damat Ali Paşa'nın Avusturya seferi sırasında ölümü üzerine, İbrahim Paşa sadrazamlığa yükseldi ve Sultan III. Ahmed tarafından Sadrazam yapılıp, Fatma Sultan ile evlendirildi. Bu dönemde Osmanlı'nın Avusturya ile savaşını sonlandırmak için yürütülen Pasarofça Barış Antlaşması, İmparatorluğun aleyhine sonuçlar doğurdu. İbrahim Paşa, daha çok iç ve mali işlerle ilgilenmeyi tercih ettiği için, kaybedilen toprakları geri almak yerine imar ve ekonomik reformlara odaklandı.
İbrahim Paşa'nın reformları arasında vergi sistemini düzenlemesi, harcamaları kısma yönünde adımlar atması ve çeşitli altyapı projeleri bulunmaktadır. İstanbul ve Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde camiler, medreseler ve diğer yapılar inşa ettirmiştir. Fransız elçisiyle yakın ilişkiler kurarak Batılılaşma sürecinde önemli adımlar atmış, ilk Türk matbaasının kurulmasına öncülük etmiş ve çeşitli edebi eserlerin tercümesini sağlamıştır. İbrahim Paşa'nın döneminde gerçekleşen yangınlar için yangın söndürme teşkilatı kurulması ve diğer altyapı çalışmaları, dönemindeki yenilikçi adımlardandır. Ayrıca, dönemi edebiyat ve sanatın geliştiği bir dönem olup, birçok şair ve edebiyatçıyı korumuş ve desteklemiştir.
İbrahim Paşa'nın sonu, Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde bulunduğu sosyo-politik çalkantılar içerisinde kaçınılmaz bir trajediye dönüştü. 1730 yılında, Patrona Halil isyanı olarak bilinen ve halkın geniş katılımıyla gerçekleşen ayaklanma, İbrahim Paşa'nın ve onun gibi saraydaki diğer yüksek rütbeli kişilerin düşüşüne sebep oldu. Halkın artan hoşnutsuzluğu ve yönetimden duyulan genel rahatsızlık, İbrahim Paşa'nın siyasi rakipleri tarafından körüklendi. İsyan, özellikle İstanbul'da yaşanan ekonomik sıkıntılar ve sosyal adaletsizlikler yüzünden tetiklenmişti.
Patrona Halil ve onun yanındaki diğer isyancı liderler, İbrahim Paşa'nın yanı sıra Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa ve Kethüdâ Mehmed Paşa gibi diğer önemli devlet adamlarını da hedef aldı. III. Ahmed, büyük baskı altında kalarak sevdiği damadı İbrahim Paşa'yı ve diğerlerini feda etmek zorunda kaldı. 1 Ekim 1730 sabahı, İbrahim Paşa ve diğerleri, sarayda öldürüldüler. İsyan kontrol altına alınmaya çalışılırken, İbrahim Paşa'nın cesedi ve diğer damatların cesetleri, isyancılara teslim edildi. Bu, onların cesetlerinin sokaklarda dolaştırılmasına ve çeşitli hakaretlere maruz kalmasına yol açtı. İbrahim Paşa'nın parçalanmış cesedi, Sultanahmet Meydanı'nda, III. Ahmed Çeşmesi civarına terk edildi. Bu vahşi muamele, onun ne kadar büyük bir nefret ve öfke birikimi yarattığının kanıtıydı ve Osmanlı tarihinde karanlık bir leke olarak kaldı.
Bu olaylar, İbrahim Paşa'nın saltanata ve İstanbul'a yaptığı katkıların trajik bir şekilde son bulmasına neden oldu. İmar faaliyetleri, sanat ve edebiyatı destekleme çabaları, ne yazık ki, onun politik ve sosyal hataları tarafından gölgelendi. İbrahim Paşa'nın ölümü, Osmanlı İmparatorluğu'nda derin izler bırakan bir dönemin de sonunu işaret etti.
Konuya İlişkin Seçilmiş Kaynakça
Ariel Salzmann, “The Age of Tulips: Confluence and Conflict in Early Modern Consumer Culture (1550-1730)”, Consumption Studies and the History of the Ottoman Empire, ed. Donald Quataert, Albany: SUNY 2000, ss. 83-106.
Feridun M. Emecen, “Matruşka’nın Küçük Bir Parçası: Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Dönemi ve ‘Lale Devri’ Meselesi Üzerine Bir Değerlendirme, Osmanlı Araştırmaları, Cilt 52, 2018, ss. 79-98.
Karen Barkey, Farklılıklar İmparatorluğu: Karşılaştırmalı Tarih Perspektifinden Osmanlılar, Çev. Ebru Kılıç, Versus Kitap, İstanbul 2011.
M. Münir Aktepe, Patrona İsyanı (1730), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1958.
Selim Karahasanoğlu, “Osmanlı Tarihyazımında ‘Lale Devri’: Eleştirel bir Değerlendirme”, Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar, I/7 (2008), ss. 129-144.